ÖZET:
Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan. Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan
Türklerin vatanı ne Türkiye ne de Türkistan’dır. Bu coğrafya Türkler için dar ve sınırlı bir alandır. Türklerin vatanı büyük ve ebedi bir ülke olan Turan’dır. Ömer Seyfettin bunu Kızıl Elma hikayesinde “padişahın atının gidebildiği her yer” olarak belirler. Ziya Gökalp bu bakımdan somut bir vatan coğrafyası yerine soyut bir Turan’dan söz eder. Bunun için Türklerin yurdu ve Turan coğrafyasını sadece Türklerin yaşadığı topraklar olarak değil bir cihan hakimiyetine kadar uzanacak ideal olarak belirler. Türkler geçmişte bunu başarmışlardır; o halde yine başarabilirler.
Ziya Gökalp Türklük fikrinin sistemsel yapısını oluşturmuş, İslam ile taçlandırılmış bir Türklük ile bilim çağında Avrupa gibi muasır medeniyetlerle mücadele edilebileceğini savunmuş bir fikir insanı, sosyolog ve eğitimci yazardır.
.
Ziya Gökalp “Türkçülük Fikrinin Kalemi”
Ziya Gökalp, Türk düşünce tarihinde önemli bir yere sahip olan sosyolog, yazar ve şairdir. 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğdu ve 25 Ekim 1924’te İstanbul’da vefat etti. Gökalp, modern Türkiye’nin kültürel ve ideolojik temelini şekillendiren isimlerden biri olarak bilinir.
Mustafa Kemal Atatürk kendisinden “Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir” diyerek söz etmiş, fikirlerini, milliyetçi düşüncesini benimsediğini belirtmiştir.
Hayatı
Gökalp, Diyarbakır Askerî Rüştiyesi’nde ve İstanbul Veterinerlik Okulu’nda eğitim aldı. Genç yaşta Jön Türk hareketine katıldı ve ikinci Meşrutiyet’in ilanından sonra aktif olarak siyasi faaliyetlerde bulundu. 1911’de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Diyarbakır şubesinin kurucusu oldu. 1915’te İstanbul Üniversitesi’nin Felsefe bölümünde Sosyoloji öğretim görevlisi olarak atandı. 1919’da üniversite içinde İngilizler tarafından tutuklandı; dört ay Bekirağa Bölüğü’nde tutuklu kaldıktan sonra Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili işgal mahkemesi tarafından yargılandı. Mahkeme sürecinde soykırım iddialarını kesinlikle reddetmiş ve karşılıklı öldürme tezini savunmuştur. Yargılama sonucu diğer İttihatçılarla birlikte Malta’ya sürgüne gönderildi. 2 yıl burada sürgün hayatı yaşadıktan sonra tekrar İstanbul’a dönmüş ve üniversitede görevine devam etmek istemiştir. Ancak bu kabul edilmeyince memleketi Diyarbakır’a dönüp Küçük Mecmua adlı bir dergi çıkartmış ve Kurtuluş savaşını desteklemiştir. 1923 yılında Atatürk tarafından Diyarbakır Mebusu olarak seçilerek mecliste görev yapmaya başladı. Cumhuriyet’in ilanından sonra, Türkiye’nin kültürel ve sosyal yapısının modernizasyonu için önemli çalışmalar yaptı.
Fikirleri
Gökalp’in fikirleri, Türk milliyetçiliği ve modernizasyon üzerine odaklanır. “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” mottosuyla tanınır. Ona göre, Türk toplumunun çağdaşlaşması için Batı’nın bilim ve teknolojisinin alınması, ancak bu süreçte milli ve dini değerlerin korunması gerekir. Millî kimliğin önemine vurgu yaparak, Türk kültürünü yüceltmiştir. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel öğesi Türkçülük, ahlâkî öğesi de İslam’dı. Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu. Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu. Batı’nın teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi. Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öğe olarak değerlendirdi.
Eserleri
Gökalp’in eserleri arasında “Türkçülüğün Esasları”, “Türk Töresi” ve “Altın Işık” gibi önemli kitaplar yer alır. Bu eserlerinde Türk toplumunun tarihî kökenleri, kültürel değerleri ve modernizasyon süreci üzerine düşüncelerini paylaşır.
Şiirleri
Gökalp, şiirlerinde de milli ve kültürel değerleri işlemiştir. İşte en önemli şiirlerinden bazıları:
Kızıl Elma
Mefkûremdir vatanımdan ileri
Yuva yaptım göğsüme ben Tanrı’yı
Tahtımdır Oğuz ilinin her yeri
Türklükle övünen yalnız ben varım.
Altın Destan
İnkılabın temelini Türk kültürü durmadan
Yeni baştan yaratacak
Altın destan yazacak
Turan
Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan. Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan
Türklerin vatanı ne Türkiye ne de Türkistan’dır. Bu coğrafya Türkler için dar ve sınırlı bir alandır. Türklerin vatanı büyük ve ebedi bir ülke olan Turan’dır. Ömer Seyfettin bunu Kızıl Elma hikayesinde “padişahın atının gidebildiği her yer” olarak belirler. Ziya Gökalp bu bakımdan somut bir vatan coğrafyası yerine soyut bir Turan’dan söz eder. Bunun için Türklerin yurdu ve Turan coğrafyasını sadece Türklerin yaşadığı topraklar olarak değil bir cihan hakimiyetine kadar uzanacak ideal olarak belirler. Türkler geçmişte bunu başarmışlardır; o halde yine başarabilirler.
Ziya Gökalp Türklük fikrinin sistemsel yapısını oluşturmuş, İslam ile taçlandırılmış bir Türklük ile bilim çağında Avrupa gibi muasır medeniyetlerle mücadele edilebileceğini savunmuş bir fikir insanı, sosyolog ve eğitimci yazardır.
Vefatının yüzüncü yılında kendisini rahmet ve şükranla anıyoruz.
