Konu | Tarihte Marmara Bölgesinde Olan Büyük Depremler ve Beklenen Büyük İstanbul Depremi |
Tarih | 16.02.2023 |
Konuşmacı | Jeofizik Mühendisi Burhan ERDEMLİ |
Branşlar | Jeoloji Mühendisliği
Jeofizik Mühendisliği İnşaat Mühendisliği |
ÖZET
Marmara denizinde herhangi bir hattında olacak bir deprem 1.derecede en yakın sahil kesimlerini etkileyecektir. Çünkü İstanbul da karada fay hattı yoktur, aktif fay hatları denizdedir, denizde kırılan bir fay hattı önünde hiçbir engel tanımadan en yakın sahil kesimini vurmaktadır. Biz çalışmamızı İstanbul özelinde belirlediğimiz için sadece İstanbul için riskleri anlatacağız. Gerçekte buna benzer bir çok bölgemiz mevcuttur.
Jeofizik deprem biliminde büyük depremlerin dönüşüm periyodu denen bir kavram vardır. Yüzyıllar önce kırılmış bir fay hattında yine yüzyıllar sonra aynı bölgede biriken enerji kırılacaktır bu doğanın kanunu ve kesin bir sonuçtur.


Bugünkü yönetim kurulu toplantımızda Ülkü-Tek İstanbul İl Başkanımız Burhan Erdemli “ Tarihte Marmara Bölgesinde Olan Büyük Depremler ve Beklenen Büyük İstanbul Depremi “ konulu kısa bir sunum yapmıştır. Farkındalık yaratmak açısından bilgilerinize sunulmuştur.
BURHAN ERDEMLİ
Jeofizik Mühendisi
ÜLKÜ-TEK İSTANBUL İL BAŞKANI
‘’TEKNOTÜRK BAKIŞ HAFTANIN SUNUMU’’
16.02.2023
TARİHTE BÜYÜK MARMARA DEPREMLERİ VE BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ
Mevcut haritada Marmara denizinde K.Anadolu fay hattının haritası gözükmektedir.Ayrıca yakın ve uzak tarihlerde gerçekleşmiş depremlerin yerleri gösterilmiştir.Marmara denizinde herhangi bir hattında olacak bir deprem 1.derecede en yakın sahil kesimlerini etkileyecektir.Çünkü İstanbul da karada fay hattı yoktur, aktif fay hatları denizdedir,denizde kırılan bir fay hattı önünde hiçbir engel tanımadan en yakın sahil kesimini vurmaktadır.Biz çalışmamızı İstanbul özelinde belirlediğimiz için sadece İstanbul için riskleri anlatacağız.Gerçekte buna benzer bir çok bölgemiz mevcuttur.
Jeofizik deprem biliminde büyük depremlerin dönüşüm periyodu denen bir kavram vardır.Yüzyıllar önce kırılmış bir fay hattında yine yüzyıllar sonra aynı bölgede biriken enerji kırılacaktır bu doğanın kanunu ve kesin bir sonuçtur.
Bölgedeki büyük tarihsel depremler
10 Eylül 1509 Depremi
O zamanki teknolojiye göre depremin büyüklük değerini hesaplamak mümkün değil ama Adalar açıklarında merkez üssünün olduğu sanılıyor.Osmanlı kayıtlarında küçük kıyamet adı ile anılıyor , 6 metreyi bulan dalgaların olduğu, Surları aştığı ve zarar verdiği Galata bölgesindeki evleri suların bastığı belirtiliyor fakat bunun bir tsunami den dolayı değil deniz tabanında olan çökme ile olabileceği görüşü de hakim.Sultan 2.Beyazıt ın 5 gün Gülhane parkında çadırda kaldığı daha sonra da Edirne deki saraya geçtiği beliritliyor.İstanbul da hasar görmemiş bir ev olmadığı belirtiliyor, Can kaybının : 4000-10.000 arası olduğu söyleniyor
22 Mayıs 1766 Depremi
( Kesin olarak magnitüd büyüklüğü ) bilinememekle birlikte 7 büyüklüğünün üstü olarak tahminsel bir görüş vardır,Genel kanaat bu depremin Orta Marmara fayında Siliviri-Kumburgaz-B.çekmece- Bakırköy fay hatında olduğu yönündedir.Lüleburgaz , Çorlu ,İzmit te bile yıkıma yol açmıştır,yine sonrasında oluşan dalgalar surlara zarar vermiştir, , arttçılar yaklaşık 8 ay sürmüş ,5 ağustos ta olan arttçı ise büyük paniğe yol açmıştır.Temiz su şebekesi ve yollar zarar görmüş,sosyal ve iktisadi hayat son derece etkilenmiştir.
İstanbul’da özellikle Yedikule ve Edirnekapı civarındaki binalarda yıkılmalar çoktu. Hemen hemen her depremden etkilenen Fatih Camii’nin kubbesi çökmüş, imaret, hastane ve medrese yıkılmıştı. 173 cami ve hamam hasar görmüştü. Topkapı Sarayı ve Eski Saray da hasar gören yapılar arasındadır. Yerebatan Sarnıcı’nın desteklerinden birisi çökmüş, şehrin birçok yerinde suyollarında hasarlar oluşmuştu. Çatalca, Büyük ve Küçük Çekmece bölgelerinde de ciddi hasarlar meydana gelmişti.Bu depremin yeri ile ilgili değişik görüşler olsa da genel kanaat Orta Marmara fayı dediğimiz Silivri-Kumburgaz-B.Çekmece-Bakırköy fay hattında olduğu fikri hakimdir,1766 depreminin bu fay hattında olduğunu kabul edersek 257 yıldır bu fay enerji biriktirmektedir
10 Temmuz 1894 Depremi
Tarihsel olarak deprem büyüklük hesaplamaları 1900 lü yıllardan sonra tutulmaya başlansa da İstanbul u etkileyen yakın tarihte olan depremler hakkında en çok bilgi olan depremdir.Bu depremin Adalar – Çınarcık fay hattında olduğu bilim insanlarının genel kanaatıdır. Deprem büyüklüğünün 7 ve üzeri olduğu tahmin edilmektedir.Osmanlı arşivlerindeki belgelere göre , Sultan Abdülhamit Han tarafından Atina tersanesi müdürü Eginitis davet edilmiş, kendisine tahsis edilen bir vapur ile incelemeler yapmıştır.
1894 İstanbul Depremi Görselleri
1894 İstanbul Depremi Görselleri
Atina Rasathanesi Egnitis’in gözlemleri 1894 yılı için Osmanlı arşivlerine aşağıdaki şekilde geçmiştir.
– Ambarlı köyü yakınında denizden 300 metre uzaklıkta Doğu-Batı yönünde 3 km uzunluğunda ve 8 cm genişliğinde bir yarık oluşmuştur, buna paralel olarak denize 30 metre daha yakın olarak Kuzeybatı – Güneydoğu doğrultulu 100m uzunluğunda başka bir yarık oluşmuştur.
– Heybeliada, Kınalıada, Burgazada 200 metre civarı oluşan yarıklar
-Sirkeci-Eminönü denize paralel yarıklar, Ortaköy de yarıklar ve cami de 2 derece bir eğim
-En fazla hasar kıyılarda olmuş, bazı yerlerde deniz 50 m. gelip geri çekilmiştir, Haliç ve Boğaz da kayıkların çoğu batmıştır.
-İçme suyu kuyuları önce çekilmiş sonra bulanıklaşmıştır
-Birçok bina cami kilise yıkılmış, Kapalıçarşı ağır hasar almıştır, can kayıpları günlerce molozların altında kalmıştır.
-Kartal-Çanakkale telgraf hattı kablosu kopmuştur.
-Adalar,Kartal,Pendik,Üsküdar,Sirkeci,Eminönü,Samatya,Langa,Cerrahpaşa,Fatih,Edirnekapı Bakırköy, Yeşilköy, Ambarlı en çok hasar alan yerler, Galata ve Boğaz kesiminde hasar kısmen azdır.
9 Ağustos 1912 Tekirdağ -Şarköy Depremi
7.3 büyüklüğünde bir depremdir, birçok yıkım ve can kaybına neden olmuştur, burada dikkat çekilmesi gereken en önemli nokta bu bölgede bir önceki olan büyük depremin 1659 yılında gerçekleşmiş olması ve aradan geçen 253 yılda enerjinin birikerek yeniden aynı fay hattında kırılması sonucudur, Büyük depremlerin dönüşüm periyodu yine kendine yenilemiştir.
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi
7.4 büyüklüğünde zaten hepimiz yaşadık ve gördük….Marmara denizinin K.Anadolu fay hattının doğusunda olan bu deprem yakın zamanda en büyük acı tecrübemiz olmuştur ve genel olarak K.Anadolu fay hattının hareketinin artık Batı ya doğru hareketini devam ettireceği ve Orta Marmara fay hattına doğru devam eden bir hareketin olabileceği görüşü çokça söylenir hale gelmiştir.18.373 vatandaşımzın vefat ettiği bu büyük afette İstanbul Avcılar da zemin kaynaklı sıkıntılardan dolayı 1.000 vatandaşımız vefat etmiştir.
26 Eylül 2019 Silivri Depremi
5.8 büyüklüğünde K.Anadolu fay hattının Batı kesiminde yer alan bu deprem İstanbul’a yakınlığı ile endişe yaratmıştır orta büyüklükte olan bu depremin Silivri fay hattında enerjinin biraz boşalarak rahatlama olduğu fikri hoş gelse de Orta Marmara fay hattı (B.Çekmece -Kumburgaz-Bakırköy ) hattında artık enerjinin iyice sıkıştığı olarak ta yorumlanabilir.
SONUÇ
Marmara’da büyük depremlerin dönüşüm periyodu
Marmara içerisinde yer alan fayların kırılma olasılığının büyük olduğu, bu faylar kırıldığı takdirde 7’den büyük bir deprem gerçekleşeceği ve böyle bir durumda sadece İstanbul’un değil Marmara çevresinde geniş bir alanın etkileneceğini uzun yıllardır konuşuyoruz. Bu durum 17 Ağustos 1999 depreminden sonra daha büyük bir olasılıkla gündeme geldi. Marmara’da ortalama 250 yılda bir büyük deprem oluyor. Son büyük deprem ( Orta Marmara fay hattı Silivri-Kumburgaz -B.Çekmece-Bakırköy) olarak kabul ettiğimizde 1766 yılından beri bu fay hattında şu anda 257 yıllık bir enerjinin biriktiği sonucunu doğurmaktadır. Orta Marmara fay hattının toplam uzunluğu 40-50km olarak belirtiliyor.
Bu fay hattının kıyıya yaklaşık mesafeleri
Silivri …. 22,5 km
Beylikdüzü … 15,5 km
Avcılar …..10 km
Bakırköy …. 10 km
Kadıköy …. 26 km
Tekirdağ …. 21 km
Görüldüğü gibi aktif fay hatları kıyıya oldukça yakın bir mesafededir ve denizde kırılan bir fay hattı önünde hiçbir engel tanımadan en yakın kara parçasını aynı etki ile vurmaktadır.
Beklenen İstanbul Depremi 5 metrelik bir kayma yaratabilir.
1766’dan bu yana 257 yıl geçtiğini dikkate alırsak tekrarlama aralığı dolmuş durumda. Öte yandan ölçümler Marmara Denizi’ndeki Kuzey Anadolu Fayı parçasının yılda ortalama 2 cm kadar hareket ettiğini gösteriyor. Bu da son 257 yılda 5 metre civarında bir atım biriktiğini gösteriyor ve Magnitüd büyüklüğü 7 nin üzerinde olması kuvvetle muhtemel bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Daha sade bir anlatımla Orta Marmara fay hattında beklenen deprem gerçekleştiğinde Yalova’daki bir nokta İstanbul’daki bir noktaya göre 5 metre batıya doğru kayacaktır. Benzer bir durum 17 Ağustos 1999 depreminde de yaşanmış, Sakarya’da fay üzerinde yer alan bir benzin istasyonunun iki pompası birbirine göre 5 metre kadar kaymıştır.
Elbette muhtemel olabilecek bir depremin yüzeye yakınlığı da şiddetini ve yıkıcılığını arttıran bir diğer parametredir. Ticari, sosyal, iktisadi, kültürel açılardan ülkemizin ana kolonlarını oluşturan Marmara Bölgesi ve İstanbul olası kötü senaryolarda büyük kayıplar yaşayacağımız açıktır. Üniversitelerimiz, Sivil Toplum Kuruluşlarımız ve bunun gibi kurumlar bu konuda farkındalık yaratmak adına ellerinden geleni yapmalıdır.
Peki ne yapmak lazım ?
Bu soru ayrı bir araştırma ve gündem meselesidir, bu Coğrafyada yaşamaya devam edeceğimiz ve ülkemizi alıp başka bir yere gidemeyeceğimize göre yapı stokumuzu yenilemek en akıllı yöntem gibi gözükse de bu konuda kısa zamanda çok büyük bir mesafe almamız zor gözüküyor,
Son K.Maraş depreminin 10 ili ve büyük bir alanı etkilediğini gördüğümüzde ‘ profesyonel kurtarma ekiplerinin de ne kadar önemli olduğu belki de Türkiye’nin her hal ve şartta 100-150 bin kişilik bir Profesyonel Kurtarma Ekibi ordusunun olması gerektiği kişisel görüşümdür ve en kötü senaryoyu baz alarak kurumlar arası iletişim her zaman açık olmalıdır.
Bununla birlikte Deprem Sismik İzalatörü dediğimiz sistemin son K.Maraş depreminde kullanıldığı yerlerdeki üstün başarısı dikkatlerden kaçmadı,
Kolon ile bina arasına yerleştirilen bu sistem sayesinde Yapının taşıyıcı sistemleri arasına yerleştirilen sismik izolatörler, yapının salınım periyodunu artırarak yıkıcı özellik taşıyan kritik bölgeden uzaklaşmasını ve yatay deprem kuvvetlerinden minimum şekilde etkilenmesini temin ediyor
Yeni yapılacak binalarda zorunlu olması maddi ve manevi kayıplarımızı en aza indirecektir. Mevcut binalara takılması da muhtemel olan sismik izalatörler binanın kolonlarının hidrolik krikolar vasıtası ile askıya alınması ile yapılıyor,titiz mühendislik hesaplamaları yapılarak yapılacak bu yöntem şu anda depreme karşı alabileceğimiz en hızlı ve pratik yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. İthal fiyatları 6.000 dolar civarı olan bu ürünlerin yerli üretim yapan firmalarda daha uyguna bulmak mümkündür, elbette mevcut binalar için ilave olarak kolonların askıya alınması maliyeti binecektir.
Unutmayalım ki deprem bir doğa olayıdır.
Deprem öldürmez, uygunsuz yapılar can kaybına neden olur.